Olumsuz davranışlara karşı peygamberimizin tavrı-1 | Mithat Tayyar

Yazar Hizmetten

Allah Resulü, meleklerin içine değil, hatasıyla sevabıyla normal insanların içine gönderildi. Etrafında bulunanlar içinde sabırlısı, sabırsızı, güçlüsü, zayıfı, genci ve yaşlısı vardı. Bu kişiler yani sahabe efendilerimizin bir kısmı şehir ve medeniyet görmüşken bir diğer kısmı köyde veya çölde yaşıyordu. Bu sebeple Peygamber Efendimiz farklı zamanlarda, insanların farklı muameleleriyle karşılaşıyor ve onların davranışlarına kendine has tavırlarla karşılık veriyordu. Efendimizin, ashabını yetiştirirken ki gösterdiği metotlar bizim üzerinde hassasiyetle dikkat etmemiz gereken hususlardır. Allahü Teala, Kuran’da peygamberimizin davranışlarını övmüş ve bizim de onu örnek almamızı buyurmuştur.1 Bu yazıyı farklı örneklerle birkaç seri halinde devam ettirmeye çalışacağım.

Peygamberimizin, ezana saygısızlık eden gence karşı tavrı:

İlerde Müslüman olacak, sahâbeden Ebû Mahzûre başından geçen olayı şöyle anlatıyor: Allah Resulü, Huneyn savaşından dönüyordu. Ben de hepsi Mekkeli olan on kişilik bir grup gençle beraberdim. Gönlüm gerçek anlamda İslâm’a ısınmamıştı. Bu esnada Resulüllah’ın müezzini Bilal ezan okumaya başladı. Biz de bir köşeye saklanıp müezzinin sesini alay ederek tekrarlamaya başladık. Yaptıklarımızı Resulüllah da duymuştu. Ezan bittikten sonra ‘Şunların içinde güzel sesli biri var’ diye gönderdiği adamlar bizi alıp onun huzuruna götürdüler. Yanına vardığımızda: ‘‘Güzel sesli hanginiz’’ diye sordu. Arkadaşlarım beni gösterdiler. Resulüllah beni yanına çağırdı ve ezan okumamı istedi. Bu esnada Allah Resulünden hiç hoşlanmadığım halde çaresizlik içerisinde önünde ezan okudum. Ezanı bitirdiğim zaman bana bir miktar para verdi. Daha sonra da alnımı öpüp sırtımı sıvazladı. Bunun üzerine ben de: ‘‘Ey Allah’ın elçisi, Mekke’de ezan okumama izin verir misin’’ dedim. O da izin verdiğini söyledi. İşte o anda bende Resulüllah’a karşı duyduğum hoşnutsuzluktan eser kalmadı, gönlüm ona karşı sevgi ile doldu.

 

Allah Resulü, Mekke’yi fethettiğinde herkes İslam’a girmemişti. Hatta bırakın İslama’a girmeyi, birde içlerinde ona karşı kin duyanlar vardı. İçlerinde hissettikleri bu sıkıntıyı, okunan ezanı sabote ederek ortaya çıkaran gençleri, Peygamber efendimiz fark ettiğinde, ‘‘Siz nasıl olurda İslam’a, ezana saygısızlık edersiniz.’’ deyip cezalandırmamış, dövdürmemiş ve öldürmemişti. Halbuki bunu yapacak güç ve kudreti vardı. Ama o bunun yerine gençlerin içindeki güzel sesli olana odaklanmış, ona hediyeler, gümüş paralar vermiş ve ona iltifat etmiş. Onun kalbini kazanmıştı. Efendimiz, Ebu Mahzure’nin başını okşamıştı. Ebu Mahzure, Resulullahın okşadığı alnına düşen saçını ölene kadar kestirmemişti. Efendimizin başını okşadığı yer ölene kadar ağarmamıştı.2

  1 Ahzab 21.

2 İbn Mace, Ezan 2; Nesai, Ezan 3-6; Ahmed B. Hanbel, Müsned,III, 408-409.

Hizmetten | Mithat Tayyar

 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy