Muhammed Emin El-Mısri, Mısır’ın ünlü gazetecilerinden biri. Al-Ahram gazetesinde makaleleri yayınlanan El-Mısri, yazı ve kitaplarıyla Ortadoğu ve İslam dünyasını entellektüel bir bakış açısıyla yorumluyor. 2006 Arap Basın Ödülü ve 2011 Arap Gazetecilik Ödülü sahibi olan Muhammed Emin El-Mısri, Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefenfi’yi de yakından takip ediyor. Hizmet gönülleri için ‘Sadık bir grup kahraman’ yorumunu yapan Emin El-Mısri, Hocaefendi için ise; ‘Sizden şefkat ve hoşgörüyü öğrendim’ cümlerini kuruyor.
Mısır’da yayın yapan Nesemat TR YouTube kanalına konuk olan Muhammed Emin El-Mısri, Hizmet ve Hocaefendi hakkındaki soruları cevapladı.
New York’a bir konferans için gittiğinizde Fethullah Gülen Hocaefendi ile tanışma ve konuşma fırsatınız oldu. Bu görüşmenin anılarını ve ortamın nasıl olduğunu bizimle paylaşır mısınız?
Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında bir şeyler okudum. Onun hakkında ilk okuduğum Al Ahram dergisinin kültür bölümünden arkadaşım Asmaa Alhusseyni’nin yazdıklarıydı. Hakkında daha önce bir şey okumadım ve sadece sosyal medyadaki bazı haberlerden, Türkiye’de rejim ile düşünür Gülen ve Hizmet Hareketi gönüllüleri arasındaki anlaşmazlığın nasıl olduğunu az da olsa vakıftım. Onu görmek istedim. Sabah saatlerinde, talebelerine sünnet fıkhını ve Şeyh El-Gazali dersleri verdiği zaman gördüm. Kişiliğinden, makamından ve heybetinden çok etkilendim. O gün kendisi iyi hissetmiyordu ama derse katılmaya karar verdi. Derste talebeleri soruyor, onlara cevap veriyordu. Bence o gün çok hastaydı ama bir nevi katlanıp geldi ve derse katıldı.
Türkçe anlamıyordum, ama kendisine yöneltilen sorular anlıyordum. Genel olarak hadis ve Kur’an ayetlerindeki Arapça kelimelerinden manayı anlıyordum. Diyalog, konuşma, soru-cevapta neler olduğunu anlamaya başladım. Bu anlardan çok mutluydum, sabahın bir saati, ama ben onları mutluluk anlarına benzettim, Ben da o anları tekrar yaşamaya çalıştım ama çok şükür onu bir daha gördüm. Onun iki dersine katıldım. Onun yanındaki talebelerine nasıl davrandığını gördüm. Onun tevazu-u, nasıl acemi bir talebeden daha mütevazı olduğunu gördüm, hamdolsun Allah’a.
Allah’ın kendisine sağlık ve mutluluklar ihsan etmesini ve en kısa zamanda memleketine dönmesini temenni ederim. Ve Gurbet şiirinde dediği gibi vatan hasreti duymamak için, Allah onu ve Hizmet’in tüm kahramanlarını yurtlarına dönerek sevindirir ve şereflendirir, Allah’ın izniyle.
Ünlü bir gazeteci olarak her zaman insan haklarını savundunuz, her zaman zayıfları ve mazlumları savundunuz. Hizmet gönüllüleri, Türkiye’de Erdoğan rejimi tarafından zulme maruz kaldı. Bu zulme uğrayan mazlumlara mesajınız nedir?
Öncelikle ben ünlü bir gazeteci değilim, çok küçük bir gazeteciyim. Allah’a şükür ve küçük kalmayı umuyorum. Hocaefendi Gülen, kibir veya gururun bir nevi hastalık olduğunu söyledi. Kendimi ünlü bir gazeteci olarak tanımladığımda, kendimi kibirli niteliyorum. Hala çalışan bir gazeteciyim ve hala acemi bir gazeteci olduğumu düşünüyorum.
Gazeteci meslektaşlarıma ve tüm dünyadaki Hizmet gönüllülerine seslenmek istiyorum; sizler bir sadık ve kahraman grupsunuz.. Hakikati arzulayan ve erdem, ilim, hak ve hakikati yayan bir grupsunuz. Hakkı, erdemi ve ilmi yayan kimse, herhangi bir sistemden etkilenmez, iktidarın sertliğinden, otoritenin sertliğinden etkilenmez. Bana göre Hizmet Hareketi gönüllüleri, gurbetin, çile ve acı içinde yaşadıklarının değil vatan içindeki bu yabancılaşmanın acısını çekmeli. Gurbet, vatanı içinde yaşayan ancak güvenlik ve istikrar hissetmeyen yerdir. Oysa yurtdışında yaşayan Hizmet’e tabi Türk öğrenci, Türkiye’de yaşayan kardeşinden bu gurbet ülkelerde kendini daha güvende hissettiğini düşünüyor. Ancak düşünür Gülen’in vatanına dönmesini ve vatanın güneşinin ve sıcaklığının tadını çıkarmasını dilediğim gibi, Hizmetin tüm erlerinin geri dönmelerini diliyorum.
“Gurbet Ufukları” kitabından bahsettiğiniz makaleniz çok güzeldi.. Hocaefendi’nin okuduğunuz tümeserlerinden neden “Gurbet ufukları” dışında bir kitap seçmediniz?
“Gurbet Ufukları” kitabı ayrı bir önem taşıyor. Birkaç gün veya ay içinde herhangi bir kitap veya roman okurum. Ama “Gurbet ufukları” kitabı okuduğumda sadece bir gecede bitirdim. Elimde kitapla uyuyamadım. Aslında bir kitap veya roman okuduğumda, ondan bir veya iki bölüm okurum, ertesi güne kadar yanıma koyuyorum. Ama “Gurbet Ufukları” kitabı okuduğumda onu bitene kadar terk etmemi azmettim. Alahrar gazetesinde Hocaefendi Gülen’in hakkında yazılar yazdım. Kim olduğunu, Hizmet’le bağlantısından yazmadım ama düşünen insan hakkında yazdım. Şu anda düşünürlere ihtiyacımız var. Arap dünyası, özellikle de İslam dünyası, kendimizi yönlendirecek bir pusula olarak gördüğümüz veya onun sıcaklığına sarılacağımız bir düşünür ve iyi bir örnekten yoksundur. Düşünür Gülen, bu az sayıdaki insanlardan birisidir. O, sıcaklığında ısınmaya çalıştığımız güneştir.
Hocaefendi’ye bir mesajınız var mı?
Ona kişisel olarak, sevdiğim bir adama hitap etmek istiyorum. Burada geçmişin büyük Müslüman âlimlerini hatırlatan benim düşünürüm, hocam ve büyük âlim Hocaefendi Fethullah Gülen’e sesleniyorum. Şu sıralarda Şeyh Gülen ile ilgili bir yazı daha yazsam veya yazmasam ona bir kelime iletmek istiyorum, inşallah Allah sizi yurdunuza kavuşturur, sizi tekrar vatanın sıcağına kavuşturur. Gurbet şiirinde yazdıklarının hepsi en yakın zamanda gerçekleşmesini dilerim. Hayalini kurduğun yurdun medeni, İslam, fikir, ilim ve teknolojik sahalarında ilerlemiş, bir vatan olsun.
Ve son olarak bir sözüm var, Gurbet şiirinizi çok beğendim: bahçelerime ve yurdumun sıcaklığına hasret kaldım, umarım bahçelerinize ve vatanınızın sıcaklığına kavuşursunuz. Son bir sözüm var, sizden şefkat ve hoşgörüyü öğrendiğim. Sen de kitabında ve birçok vaazında, merhametin Müslümanlar arasında misk gibi ibadet olduğunu söyledin. Merhamet, Müslümanlar arasında sıcaklığı, dostluğu ve şefkati yayar. Merhamet çok önemli bir görevdir ama biz onu ihmal ediyoruz. Birbirimize sempati duymaktan ihmal ediyoruz. Ama şefkat Müslümanlar arasında başta olmak üzere ötekilerle de olmasını dilerim.
