Kur’an sosyal ilişkilere ne diyor?-2 | Mithat Tayyar

Yazar Hizmetten

SOSYAL İLİŞKİLERDE KURAN’IN TAVSİYELERİ-2

İslam’a göre kişilerin özel hayatını araştırmak yasaklanmıştır. Allahü Teala, müminleri kardeş olmaya ve birbirine yardım etmeye davet eder. Onların kardeşliklerini bozacak davranışlardan, yani kin, kıskançlık ve haset gibi davranışlardan uzak durmalarını ister. Kötü zan ve kötü niyet üzerine yapılan özel hayatı araştırma (tecessüs) da kardeşliği bozan hususlardandır. Tecessüs, özellikle gizli kalması arzulanan bir duruma vakıf olmak için kötü niyetli araştırmayı içerir. Tecessüs yapan kişi, bu hareketiyle özel hayatını araştırdığı kişinin ayıp ve kusurunu ortaya çıkararak onu rezil etmek ister. Halbuki Allah Resulü, ‘‘Ey Allah’ın kulları! Rabbinizin emrine uyarak kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir; ona haksızlık etmez, onu aşağılamaz, küçük düşürmez.’’ buyurmaktadır.1 İnsanların gizli halleri değil de, konuşulacaksa görülebilen durumları konuşulmalıdır. Birinin özel hallerini ifşa eden kişi bu hareketiyle, kusurlarını gizli işleyen kişinin ayıbını ifşa ederek, herkes tarafından bilinir hale getirerek o kişiyi yüzsüzleştirir. Artık kişi günahı açıktan işlemeye başlar. Başkaları da onu örnek alır. Yani tecessüs yapan kişi işlenen kötülüğü ifşa ederek, kötülüğün yayılmasına destek olmuş olur.

İsa (a.s.), kişinin gizli kalmış hallerini ortaya çıkaranın durumunu, verdiği şu enfes örnekle anlatıyor: ‘‘Ey insanlar! Uykuya dalmış bir kardeşinizin, uyku halindeyken üstü açılmış, mahrem yerleri görülmeye başlamış bir şekilde görürseniz ne yaparsınız.’’ diye soruyor. Etrafındakiler de: ‘‘Üstünü örteriz.’’ cevabını veriyor. İsa (a.s.) onlara: ‘‘Hayır siz böyle yapmıyorsunuz. Siz açılan kısmı daha da açıyorsunuz.’’ diyor. Evet. Günahını gizli işleyen kişinin ayıbını ortaya çıkarmak aynen bu örnekteki gibidir.

Allah Resulü: ‘‘Bir insanın başkasının evine (gizlice) bakması helal değildir.’’ buyurmuş ve bırakın gizli hallerin ifşasını ‘‘Kim bir mümin kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allahü Teala da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim de müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini ortaya çıkarır ve dile getirirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini ortaya çıkarır. Bu suretle kendi evinin içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıbını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir.’’ demiştir.2

Özel hallerin açığa vurulması sadece halk açısından değil, devlet için de yasaklanmıştır. Devlet yetkilileri de bir şahsın özel hayatını izleyemez, ifşa edemez. Bununla alakalı Hz. Ömer’den gelen şu rivayet oldukça dikkat çekicidir:

‘‘Hz. Ömer, halife olduktan sonra geceleri Medine’yi kontrol amaçlı gezer, bir ihtiyacı olan var mı diye araştırma yapardı. Bu gezmeleri genelde arkadaşı ve Peygamberimizin sevgili amcası Hz. Abbas ile birlikte yapardı. Yine bu amaçla, yalnız başına geceleyin dışarı çıkan Ömer, Medine sokaklarını dolaşırken, bahçesi yüksek duvarlarla örülü bir evden, içkili alem yapılıyormuş gibi sesler işitmiş, bir adamın yüksek seslerle şarkı söylediğini duymuştu. Ve acaba gerçekten içkili alem yapılıyor mudur diye düşünmeye başlamış, bu düşünce onu meraklandırmış ve gerçekten böyle bir şey var mı diye bakmak için evin yüksek bahçe duvarlarından atlayarak içeri girmişti. Bir de ne görsün, karşısında bulunan kişiler gerçekten alem yapıyordu. Adamın yanında bir kadın ve şarap vardı. Hz. Ömer kızgın bir şekilde adama:

– Ey Allah’ın düşmanı! Sen günah işleyeceksin de Allah’ın seni örtecek mi sandın? dedi. Adam hiç istifini bozmadan:

– Sen de acele etme ey müminlerin emiri, dedi. Ben bir günah işlediysem sen üç günah işledin, dedi ve devam etti.

– İlki: Allah, ‘Eksikleri araştırmayın.’ Buyurdu, ama sen benim kusurlarımı araştırıyorsun.

– İkincisi: Allah, ‘Evlere ön kapılarından giriniz’3 buyurdu, sen ise duvardan aştın ve evime bu şekilde girdin.

– Üçüncüsü: Allah, ‘Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip, ev halkına selam vermedikçe girmeyin.’4 buyurdu. Sen benim evime izinsiz girdin.’ dedi. Hz. Ömer şaşırmıştı. Adam haklıydı. Bunun üzerine Ömer:

– Nasıl yani, ben şimdi sizi affedersem siz iyilik üzere mi kalacaksınız? Yani siz de beni affedip tövbe mi edeceksiniz? dedi. Adam da evet dedi. Ömer bu şekilde onları oldukları hal üzere bıraktı.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra adamı mescitte gören Ömer, adamın kulağına eğilerek: ‘‘Vallahi sende gördüğüm olayı hiç kimseye anlatmadım.’’ dedi. Adam da Ömer’e dönerek ‘‘Vallahi bende o günden sonra ağzıma bir damla şarap koymadım.’’ dedi.5

Görüldüğü üzere bir insan halife olsa dahi başkasının ayıplarını araştıramaz ve başkalarıyla bu olayı paylaşamaz. Peki ya bir kişi birisi hakkında kötü düşünür ve tecessüs içine girerse ve bu gördüğü kusurları başkasına söylerse ne olur? (DEVAM EDECEK)

Hizmetten | Mithat Tayyar

Dipnotlar:

1 Buhari, Edeb, 57-58.

2 Buhari, Mezalim, 3; Müslim, Birr, 58.

3 Bakara sûresi 2/189.

4 Nur sûresi 24/27

5 Elmallı Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili tefsiri (Hucurat sûresi 49/12 tefsiri)

 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy