İntikam alır mıyız? | Alperen Ender Fırat

Yazar Editör

Cevheri Güven’in videosundan anladığımız kadarıyla MİT bu süreç bittikten sonra Cemaat ne yapar diye merak edip anlamaya çalışıyor, Cemaat’in iç sesini duymaya çabalıyormuş.

Aslında bu soruyu sürecin zulmüne ve gadrine kalan bizler de kendimize soruyoruz. Bu çirkin, hadsiz, müfteri fırtına geçtikten sonra ne yaparız, tekrar Türkiye’ye döner miyiz? Tekrar aynı mahallelerde, aynı evlerde yaşar, bizi ihbar eden komşularımızın yüzüne bakar mıyız? Yolda, apartmanda karşılaştığımızda nasıl bir tavır içinde oluruz?

Ya da meslektaşlarımızla nasıl bir ilişki kurarız? Gazetede köşe yazarı olabilmek için eşiklerde yatan, kırk kere ziyarette bulunup gazete yönetimini ikna etmeye çalışan ama konjonktür değişince höyküre höyküre iftira atanlarla ilişkilerimiz nasıl olur? En önemlisi elimize fırsat geçince bunlara nasıl davranırız? Onlardan intikam alır mıyız?

Ya da hiçbir şey olmamış gibi mi davranırız? Affeder miyiz?

Sanıyorum bu soruyu herkes kendine soruyordur. Bu öylesine zor, cevabı da bir o kadar da kompleks bir soru ki.

Binlerce insan yalnız hapsedilmeyle, cezalandırılmayla, aç susuz bırakılmayla ya da evinden yurdundan ayrılmak zorunda kalmayla değil en yakınlarının ihanetleriyle de ölümcül yaralar aldı.

Yıllarca içtikleri su ayrı gitmeyen, çocukluktan beri en zor zamanları beraber aşmış arkadaşlarının bir anda selamı sabahı kesmeleri, can dostum dediği komşularının ihbarları ruhlarını paramparça etti. Ya da Ege’nin, Meriç’in soğuk sularından çıkartılan çocuk cesetlerine bakıp bir şey yapamıyor olmanın ezikliği, tanıdıklarının cezaevlerinde hastalıkla öldürülmeleri herkesin ruhunda asla kapanmayacak yaralar açtı. Çok boyutlu ve kuralı olmayan bir saldırıya maruz bırakıldılar. Bu kuralsız saldırı yüz binlerce insanın ruhunda tedavisi mümkün olmayacak travmalara sebep oldu. Namert bir düşmanla savaşmaktan kaynaklanan belirsizlikler de travmanın katlanmasına neden oldu.

Bu süreçte iki ağabeyimi birer yıl arayla kaybettim cenazelerine katılıp onları yolcu edemedim. Baba gibi gördüğüm, en sıkıntılı zamanlarda arkamızda duran kayınpederimi kaybettim. Onunla vedalaşamadım. Herkes gibi ben de çok derin hayal kırıklıklarına sebep olan nice olaylar, ihbarlar, yalnızlıklar yaşadım.

Dönüp kendime soruyorum her şeyi unutup, dönüp Türkiye’de kaldığın yerden başlar mıyım bilemiyorum. Affeder miyim bilemiyorum. Ama intikam peşinde koşmayacağım konusunda kafam çok net.

Sadece ben değil, benim yaşadıklarımdan onlarca kat daha ağır zulme maruz kalanlar içinde de hiç kimsenin intikam peşinde koşacağını zannetmiyorum.

Hatta roller değişse bugünün zalimlerini tutuklayıp yetkiyi de bir gün önce hapiste yatanlara verseniz yine de içeridekilere intikamcı bir tavır içinde olmayacaklardır.

Nasıl ki bir ceylan yırtıcı bir kaplan gibi davranamazsa, bu Cemaat de zalim bir intikamcı gibi davranamaz. Bu davranış biçimi onların doğasına aykırı bir davranış!

En hararetli zamanda bile silah kullanmayı bilen on binlerce polisi, subayı, askeri gözaltına aldılar tek bir tanesi bile mukavemet etmedi, taşkınlık ya da çizgi dışı bir davranışta bulunmadı.

Cemaat affeder mi sorusunun net bir cevabı yok. Çünkü Cemaat bir kişi değil herkes ayrı ayrı kendi travmasını yaşadı. Herkesin acısı ve yürek yarası farklı ve bunlar kişiye özel! Bunların kimde ne kadar derin yara bıraktığını, bu derin yaranın, başkasına davranışları ne denli belirleyeceğini insanın kendisi bile bilemiyor. İntikam almamakla affetmeyi ayrı başlıklar olarak görüyorum.

Yine de şunu da kesin bir dille söyleyebilirim ki biz onlar gibi olmayacağız, onlar asla bizim öğretmenimiz değiller.

Haddi aşanlardan, hukukun dışına çıkanlardan, işkence edenlerden, ölüme sebep olanlardan, kişi hakkına girenlerden, zulmedenlerden hukuk elbette hesap soracak ve herkes kendi hakkının takipçisi olacak.

Üç tip insandan bahsederler. Birincisi kinci, ne affeder ne de unutur. İkincisi ahmak, hem affeder hem unutur. Üçüncüsü arif affeder ama unutmaz. Becerebilir miyim bilemiyorum ama ben kendi adıma — kasten faul yapanlar haricinde — kırıldıklarıma karşı böyle, yani arif gibi olabilmeyi umut ediyorum.

 

Kaynak : Alperen Ender Fırat | Tr724

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy