Kürsü Hasretini Çektiğimiz İnsan Hizmetten25/07/20190391 Görüntüleme ‘Milletimin imanını selâmette görürsem,Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım;Ãünkü vücûdum yanarken, gönlüm gülgülistan olur.’ Yıllaryılı bizi kurtaracak insanın hasretini çekip durduk.. yaramızı saracak, derdimize derman olacak insanın hasretini… Hele havanın iyiden iyiye karardıÄı ve yolların karmaÅıklaÅdıÄı günümüzde, O, bizim için hava oldu; ziya oldu; âb-ı hayat oldu. Vaslına erme ümidini yitirecek hâle gelsek bile, yine O ‘mahbub u muntazar’ı herkese soracak ve her yerde O’nun türküsünü söyleyeceÄiz. Diyojen kendi toplumuna karÅı en korkunç kötümserlik içinde, adam yokluÄunu ilân ediyordu. Bilmem ki, bizim toplumumuz bu acı gerçeÄi kabul edecek kadar kendinde midir…! Biz milletçe bir Åeye karÅı aç ve muhtacız: Bizi baÄrına basacak, acılarımızı dindirecek ve kötü tutkulardan kurtaracak ‘baÅyüce’ insana. Aslında dünden bugüne, çekilen bütün ıstırapların arkasında da, hep bu aranan insanın bulunamayıÅı vardır. YaÅatma yolunda yaÅama zevkini unutan, baÅı yüce daÄlar gibi dumanlı, sînesi lavların kaynaÅtıÄı kor yıÄını, ‘mustarib insan’ın bulunamayıÅı… Yakın geçmiÅimiz içinde, bu cinsten kaç insan gösterebilirsiniz..? Kaç insan gösterebilirsiniz ki, yaratılıÅındaki esrarı kavramıÅ? Yaratıcı’ya Halife olma inceliÄine âÅina bulunmaktadır? Evet, aradıÄımız insan her Åeyden evvel bir gönül eridir. Hayatın her lahzasında karÅılaÅtıÄı muammaları, varlıÄın her parçasına soran ve her sorusuna sonsuzluktan cevap almaÄa çalıÅan yüce âlemlere dilbeste hakikat eri… Hızır arkasına düÅüp âb-ı hayat arar gibi, hakikatı arayan ve bulduÄu yerde kana kana içip ölümsüzlüÄe eren; sonra da içinde oluÅturduÄu irfan peteÄinde imanın ve sevginin dünyasını kuran; dıÅa doÄru semâî, içe doÄru lâhûtî, eÅyâ ve tabiat içindeki esrâra bir dil, vicdan ve ruha bir tercüman, aklın tasavvurlar dünyasıyla, iradenin teker teker fethettiÄi cennetlerin fâtihi hakikat eri… Hakikata karÅı alâkasız kalan lâubâliler, kâinat kitabını okuyamayan talihsizler, iç dünyalarının derinliklerinden ve iradenin davasından habersiz yaÅayan nâdanlar, hiçbir zaman hasretini çektiÄimiz insanın yerini dolduramamıÅlardır. Ne var ki, sahnedeki boÅluklardan istifade ederek, halkın karÅısına çıkan sahte oyuncular gibi, insanımızın karÅısına, çeÅitli devirlerde pek çok oyuncu çıkmıŠve onunla eÄlenmiÅtir. Ama hiçbir zaman onun gönlüne taht kuramamıŠve onun beklediÄi insan olma iltifatını görememiÅtir. Onun, gönül vermeye teÅne bulunduÄu insan, ilmî temâÅalârıyla, manâ cevherlerini yakalayan, melekler âlemine yükselip, özüyle bütünleÅen; zerre iken güneÅ, katre iken derya, parça iken bütün olmasını bilen; Åuur ve eÅya ikiliÄinden kurtulmuÅ düÅünce adamıdır. Okuyup anlayan; irfanla özleÅen, imanla yücelme sırrını keÅfeden, ruhânî zevkleriyle cennetleri gönlüne indiren düÅünce adamı… Gönlünü bu yüce mefhumlarla donatmıŠbeklenen insan, Hakk’ın yanında halkla beraberdir. Her davranıÅında samimiyet, her naÄmesinde halka ait bir inilti vardır. Onda benliÄin hislere tahakkümü; onda muvaffakiyetin gururu, zaferin narası yoktur. O, en çok yüceldiÄi yerde, en fazla muvaffak olduÄu zaman, en asil duygular içindedir. Åahsi menfaat ve zümre çıkarları, hiçbir zaman onun ufkunu kirletemez. Kinler, nefretler hiçbir zaman bakıÅını bulandıramaz. Bu irfan erinin nazarında, sevmek, affetmek ve sevdiklerinden gelenlere sabretmek en yüce bir ideâldir. Ä°nsanlıÄa va’dettikleri saadeti kanla, irinle getirmek isteyenlere gelince, dört kitabın da reddettiÄi bir yola girmiŠçocuk ruhlu sefillerdir. KeÅke insanımız, bu entelektüel cücelerin aktörlüklerini idrak edebilseydi. Belki o zaman, bu musallatlara karÅı ‘savulun!’ diyebilirdi. Ama heyhât! O henüz böyle bir varoluÅun hakkını vermekten çok uzak bulunmaktadır. Fethullah Gülen, Sızıntı, Åubat 1980, Cilt 2, Sayı 13 Tarih: 31 Ocak 1980