İşte Mekke -Ümmü’l Kura:
Şehirlerin annesi
İşte Kâbe: Evlerin…
Bir gül boy vermiş ortasında
Şâhıdır çiçeklerin
Bir Resûl
Ki ümmîdir
Okumuş Hira Nur’da
Bir Resûl
Tâcıdır nebîlerin
Taşlar dile gelir
“Yâ Resûlullah” der
Ayı ikiye böler
Kördürler görmezler
Zulüm durur mu -Durmaz
Zâlim uyur mu -Uyumaz
Bir avuç incidir ashâbı
Bakmaya kıyılmaz
Bir devir ki devirlerin annesi
Bir devir ki unutulmaz
Güneşle ayı iki yanına…
Dünyayı ayakları altına
Serseler de dâvasından dönmez
Taşlar atarlar bu sefer
Oklar mızraklar
Ve nice zorbalıklar
Hepsi söylenmez
Tavrını bozmaz O Nebî
Dili bal hâli leyyin
Hâlesine girenler başka istemez
Çiçekler sardıkça çevresini
Dikenler de sarar
Sevgiyle nefret aslâ geçinmez
Âyetler iner gözyaşlarına
Mirâca yükselir sevinir semâ
“Rabbi O’nu terketmez”
Dünya gurbet evidir
Zamansa “Hüzün Yılı”
Ağlayan ağlamaz sürekli
Gülen sürekli gülmez
Karardıkça kararır gün
Vurdukça vurur zulüm
Örer ilmeğini kader
Sabrın dört duvarı alev
Hüznün penceresi mermer
İnmez su çatlamaz tohum
Gürlemeyince gökler
İnciler az daha dayanın bugün
İnciler az daha sabır
Acının ardında güzellikler
Gül gider -peşinde azgın dişler
Sürâka sür koyunları
Fark etmesinler
Sürâka sür
Sevr’in sultanlık günüdür
Bir incecik ağla aldanır gözler
O gül der -yoldaşına: “Üzülme…”
Allah kiminleyse o güler
Sürâka sür
Lâkin “Silinmez gülden izler”
Biri kovar -böyledir- biri kapar
Kim sâhip çıkarsa onundur
O gül kokar
Katar katar muhacir gider
Kucak kucak ensar bulur
Yesrib Medine olur nur dolar gökler
“Nazargâh-ı İlâhi o” Hicretin meyvesi
Bir şehir ki muhacirin annesi
Bir gül ki
“Medine’nin Gülü” diyecekler