Misafir Kalemler Gariban Hasan ve ‘öteki’ garipler | Ahmet Daştan Mizan25/01/20200579 Görüntüleme Ä°ki üç gündür sosyal medyada boÄazımız düÄümlenerek belki defalarca izlediÄimiz bir video dolaÅıyor. Hasan, 29 yaÅında, Ankaraâda yaÅıyor. Babaannesini kaybettikten sonra sokakta bir baÅına kalmıÅ. Mendil satarak geçimini saÄlamaya çalıÅan, haftada bir otelde kalıp temizlik ihtiyacını karÅılayabildiÄi için Allahâa Åükreden bir gariban. Hepimize ders olacak hayatını Åöyle özetliyor, Hasan: âSokaklarda selpak satıyorum. Parasıyla çorba içiyorum. Yalnızlıktan dolayı üzülüyorum⦠Ama Åöyle bir Åey var: Allah insanı sınar. Allah Åu an beni sınıyor, biliyorum ki bana taÅıyamayacaÄım yükü vermiyor. Genelde metronun kapısının dibinde yatıyorum. Gece 01âde kapanıyor. Yere karton seriyorum, havalandırma sıcak üflediÄi için orada geceliyorum. Ama Allah insana taÅıyamayacaÄı yükü vermez. Benim de evim olacak, düzenim olacak⦠Buna inanıyorum.â Ä°Å ararken, kendisine önyargıyla yaklaÅılmasına Åu sözlerle sitem ediyor, Hasan: âSokakta yaÅadıÄımı söyleyene kadar problem yok, ama onu söyleyince almıyorlar.â Simasındaki masumiyet ve üslubundaki samimiyet, son dönemin yargı daÄıtıcısı sosyal medyayı harekete geçirdi. Duyarlı vatandaÅlar, sanatçılar, iÅ insanları, hatta siyasetçiler Hasanâa el uzatmak için seferber oldu. Peki, neydi Hasanâın talihini deÄiÅtiren ve ona bütün Türkiyeânin teveccühünü kazandıran sır? Galiba o sır, âAllah insanı sınar. Allah insana taÅıyamayacaÄı yükü vermez. Benim de evim olacak, düzenim olacak⦠Buna inanıyorum.â sözleriyle gösterdiÄi tevekkülde saklıydı. Ve Allah, samimi tevekkülüne teveccühte bulunup yoluna sular serpti kul Hasanâın. Ve öteki garipler Hali hazırda yurdundan, yuvasından, dünyevi tüm birikimlerinden koparılmıÅ, gaybubetlerde iç deryasına yelken açmıŠveya bir derviÅ gibi postunu hapishane koÄuÅuna sermiÅ âötekiâ garipleri düÅündürdü bana, gariban Hasanâın hikayesi. Onlar da mahrumiyetlerin soÄuk kucaÄında sıcak bir gelecek umuyorlar. Bunca çile ve ızdırabı, Allahâın bir imtihan sırrı olarak verdiÄinin idrakindeler; âyolun kaderiâ diye sabrediyorlar. Ãocuklarının rızkını kazanmak için baÅvurdukları kapılardan, alınlarına vurulmuÅ khk damgası yüzünden horlanarak çevriliyorlar. Ama onlar, kendilerini bugünlere taÅıyan Rablerinin, bundan sonra da onları asla yolda bırakmayacaÄını çok iyi biliyorlar. Ãektikleri onca çile ve ızdıraba, içine atıldıkları kandan irinden deryalara raÄmen yollarından milim sapmamaları, bunun en büyük alameti. Ama onların beklentileri gariban Hasanâınkinden biraz farklı. Onların beklentileri ev, ocak deÄil; dünyanın dört bir tarafındaki evlerde iman ocaÄının yanması ve eriyen mum misali o ocakları tutuÅturan ateÅ olma tutkusu. Evet, bu bir gaye-i hayal. Ama neden olmasın ki! Simyacı kitabında denildiÄi gibi: âÄ°nsan bir Åeyi gönülden inanarak isterse, onun gerçekleÅmesi için evrendeki her Åey el birliÄi yapar ve o olur.â Bunu kendi mülahazamız içinde âAllah Åartları niyetlere göre yaratır.â Åeklinde ifade edebiliriz. Ãstelik bu daha önce olmamıŠbir Åey deÄil! Efendimiz (SAV)âin peygamberliÄinin altıncı senesinde her yıla bir kiÅi düÅecek kadar inananı vardı. Lakin, 23 senelik risaletinin sonunda, bütün Arap Yarımadası onun huzur iklimine kavuÅmuÅtu. Hulefa-i raÅidin döneminde, ülkemizin 26 katı büyüklüÄünde bir coÄrafyada Nam-ı Celil Åehbal açmıÅtı. Hem de o dönemin iptidai iletiÅim ve ulaÅım araçlarıyla. Etraf sisli, az ötesi berrak Ä°Åte bugünün garipleri, hali hazırda etrafı saran sisten ötürü önlerini göremeseler dahi, az ileride berrak manzaraların onları beklediÄine inançları tam. Ãünkü onlar en deÄerli mahsullerin mahrumiyet ikliminde filizlendiÄinin Åuurundalar. Bir köye dönüÅmüŠbu dünyada gariban Hasan misali, Allahâın bu masum davayı ve gariplerini, Asrı Saadetâin izdüÅümü olan bu Ahirzamanâda bir kere daha dünyanın gündemine sokup, insanlıÄın mukaddes merakını cezbedecek bir tabloya dönüÅtüreceÄine inanıyorlar. Ve biliyorlar ki; bazen nimetle, bazen aÄır imtihanlarla geçen hayatta, insan yönünü ne ölçüde Hakkâa dönerse, halkın teveccühü illaki gelecek. Bugün deÄilse, yarın muhakkak⦠Kaynak: Tr724 | Ahmet DaÅtan