Doç. Dr. Osman Tek / Norveç
Günümüzde bazı kesimler, dinlerin insanları böldüğünü ve savaşlara neden olduğunu savunuyor. Ancak tarihsel olayların arka planına inmeyen pek çok kişi, bu yanlış algıyı sosyolojik bir gerçek gibi kabul ediyor. Oysa dinler, özünde insanlığı sevgi, barış ve birlik içinde yaşamaya davet eden öğretiler sunar. Bunun en güzel örneklerinden biri, Trondheim’in merkezindeki yaklaşık sekiz asırlık Vår Frue kirke adlı tarihi bir kilisede yaşandı.
Ramazan ayının rahmet ve bereket ikliminde, Müslümanlar ve Hristiyanların ev sahipliğinde farklı dinlere ve dünya görüşlerine mensup altmışa yakın kişi aynı sofrada buluşarak dinlerin birleştirici yönünü tüm dünyaya gösterdiler. Kilisenin sıcak atmosferinde, yüzlerde Ramazan’ın huzurunu yansıtan tebessümler vardı. Farklı inançlara mensup bu müstesna topluluk, insanlığın barışı ve huzuru için yüreklerini birleştirdi.
Bu yıl 5. kez Ramadan Gjest (Ramazan Misafiri) ve Kirkelig Dialogsenter (kilise diyalog merkezi) işbirliğiyle Vår Frue kirke’de yapılan iftar programı dostlukların pekiştirildiği bir akşam olarak hafızalarda yerini aldı.
Kendi kilisesinde Müslüman dostlarıyla beraber misafirlerini ağırlayan Papaz Dag Aakre bu anlamlı buluşmaya ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Hoş geldiniz konuşmasını birlik, beraberlik, kardeşlik ve dünya barışı vurgularıyla süsledi. Dünyada artan kutuplaşmaya dikkat çeken Aakre, bu geleneği devam ettirmenin önemini vurguladı. Ramadan Gjest’i temsilen konuşan Hamra Özeren de benzer duygularla misafirleri selamladı ve dinlerin bir araya getirdiği bu güzel ortamın önemine dikkat çekti.
Akşam ezanı okunup iftar vakti geldiğinde, kilisenin dört bir yanına yayılan “Hayya ale’l-Felah” nidaları, insanlığı sevgiye, barışa ve kurtuluşa çağırıyordu. Ezanın ardından oruçlar açıldı ve iftar sofrası, yalnızca nadide Anadolu yemekleriyle değil, aynı zamanda dostluk, hoşgörü ve beraberlik temalı sohbetlerle de zenginleşti.
Parlamenter yönetime sahip Trondheim Belediyesinin meclis başkanı Kristian Dahlberg Hauge (H) de misafirler arasındaydı. Dahlberg, akşam için teşekkür ederken, “birçok dinden ve kültürden insanın bir araya geldiği, güzel yemeklerin, güzel sohbetlerin yanında güzel insanlarla geçirilen harika bir akşam” ifadelerini kullandı.
Bir başka politikacı konuk Latifa Naseer (SV), “unutulmayacak kadar güzel bir akşamdı, farklı dinlerden ve kültürlerden bu insanların bu güzel ilişkisi hep böyle devam eder ve herkese örnek olur” diyerek organize edenlere teşekkür etti. Tyrkiske Tårer (Türklerin gözyaşları) adlı kitabın yazarı Odd Anders With de davetliler arasındaydı. Böyle önemli günleri farklı dinlerden ve kültürlerden insanların birlikte kutlamasından duyduğu mutluluğu dile getiren With, bu iftar programının bir gelenek olarak devam etmesi temennileriyle teşekkürlerini iletti. Aynı hafta içinde 3. kez Ramadan Gjest aracılığıyla iftara katıldığını belirten With, insanların mutluluklarını ve şükran duygularını bir araya gelerek ortak bir şekilde yansıtmasının önemine vurgu yaptı.
Hac papazı (pilegrimprest) Ingrid Konzendorf ilk kez katıldığı iftar programından çok etkilendiğini söyleyerek, geceyi İncilde de sıkça önemine vurgu yapıldığını hatırlattığı ‘misafirperverlik’ vasfıyla nitelendirdi. “Misafirperverlik, açıklık, dostluk ve tabii ki güzel yemeklerle dolu bir gece” diyerek davet için teşekkür etti. Akşam ezanı okunup iftar vakti geldiğinde, kilisenin dört bir yanına yayılan “Hayya ale’l-Felah” nidaları, insanlığı sevgiye, barışa ve kurtuluşa çağırıyordu. Ezanın ardından oruçlar açıldı ve iftar sofrası, yalnızca nadide Anadolu yemekleriyle değil, aynı zamanda dostluk, hoşgörü ve beraberlik temalı sohbetlerle de zenginleşti.
Bu güzel akşam yeni bir Ramazan sofrasında tekrar buluşma ve insanlığın iyiliğine olan her işte beraber olma temennileriyle sonlandı.
