Cuma Namazı Kapsamlı Bir İbadettir

Yazar Egeli

Araplar, haftanın yedi gününü isimlendirirken, birinci gün, ikinci gün, üçüncü gün.. der; cuma gününe de mâşerî vicdanın belli bir noktaya teveccüh etmek suretiyle Cenâb-ı Hak’tan gelenlerden istifade etme günü mânâsına “cumua (toplanma) günü” derler. Cahiliyede bu güne arûba” diyorlardı. Her ne derlerse desinler cuma bir içtima; yani Allah karşısında resm-i geçide hazır hâle gelme, teftişe hazır olma günüdür. Başka bir ifadeyle, günde beş vakit namazın mesuliyetini üzerimizden attıktan sonra, toplu olarak hesap vermek üzere Rabb’in huzuruna gelme ve O’nun emrine âmâde olduğumuzu itiraf etme günüdür.

Tabi biz, bu davete koşup gelirken ve bizim için kârlı saydığımız şeyleri terk ederken, nasıl bir doruğa ulaşacağımızı düşünerek geliriz. Çünkü melekler, yeryüzünde cuma kılan cemaatle birlikte namaz kılar, onlara iştirak ederler. Dolayısıyla cemaatin dualarıyla birlikte meleklerin duası da Allah’a yükselir; o masumların arasında, biz aciz kulların duası ne kadar çelimsiz kalırsa kalsın, ümit edilir ki kabule karin olur.

Evet, cuma, ferdî bir ibadet değil; toplu olarak mâşerî vicdanın Yüce Allah’a teveccühüdür. Âdeta kul, Allah’ın nimetleri karşısında gerekli şükrü tek başına eda edemez ve, “Rabbim! وَإِنْ تَعُدُّوا نِعْمَةَ اللهِ لَا تُحْصُوهَا “Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız.”[1] diye bize anlattığın nimetlere karşı, ben ferdî durumumla mukabele edemem, vicdanım buna kâfi gelmez. Bu yüzden de biz, bir araya gelerek cemaat hâlinde kulluğumuzu ve şükrümüzü Sana takdim ediyoruz. Benim cılız sesime bakma Allahım! Cemaatin gür ve dolgun bir hâlde “Allahu ekber” deyip kıyama duruşlarına, “Allahu ekber” deyip rukûa gidişlerine, “Allahu ekber” deyip secdeye kapanışlarına ve orada “Sübhânallah” deyip Seni tesbih edişlerine bak. Bu gür cemaat sesi içinde, ben Senin sonsuz nimetlerine karşı şükrümü eda etme niyeti içinde bulunuyorum.” der.

Diğer taraftan cuma, esmâ-i ilâhiyenin bir makes noktasıdır. Dolayısıyla o, büyük âlemde icraat-ı ilâhiye olarak yaratılan her şeyin belli bir noktada fihristleştirilmesinden ibarettir. Bunun mânâsı; bir şeyin konsantre hâline getirilmesi ve icap ettiği zaman sulandırılarak eski vazifesinin kat kat üstünde bir vazife görmesi demektir. Bu yönüyle cuma, hilkatteki bütün günleri bir araya getiren bir mânâyı taşımaktadır. Haftayı bölen cuma, aynı zamanda ayları, seneleri de böler ve böylece onunla bütün bir seneye, bir ömr-ü beşere ve bütün zamana nur serpilmiş olur. Aynı zamanda cumada biz, bütün bir ömrü boyunca rukû ve secde eden, kıyamda duran meleklerin neşvesini de duyarız.


[1]  Nahl sûresi, 16/18.

Kaynak: Miraç Enginlikli İbadet: Namaz/ M.Fethullah Gülen

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy