DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فى رَسُولِ اللّهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّهَ وَالْيَوْمَ الْاخِرَ وَذَكَرَ اللّهَ كَثيرًا
Hakikaten, Allahın Resulünde sizler için, Allaha ve ahiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir nümune vardır. (Ahzab 21)
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:
مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِي عِنْدَ فَسَادِ أُمَّتِي فَلَهُ أَجْرِ مِائَةُ شَهِيدٍ
Fesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir.” (el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 7:282)
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, Mevlid-i Nebevî münasebetiyle Sünnetin ihyası hakkında olacaktır.
İnsanlığın İftihar Tablosu’nun doğumu, topyekûn insanlığın da yeniden doğumu demektir. O’nun dünyayı şereflendireceği güne kadar, dünya âdeta umumî bir matemhane idi. O’nun neşrettiği nur sayesinde birdenbire karanlıkların büyüsü bozuldu, şeytanlar bozguna uğradı, tahripler tamire dönüştü.
Bu mübarek gün ve geceler münasebetiyle bir kere daha Efendimiz’i yâd etmeli, O’nun nûrefşan mesajını anlayıp başkalarına da anlatmaya, unutulan sünnetlerini hayatımıza taşımaya gayret etmeliyiz.
Bu “Kutlu Doğumu” vesile edinerek; Efendimizin hayat-ı seniyyelerinden bir husus anlatılabilir, O’nun “cevâmi’ül-kelim” dediğimiz az söz ile çok manayı ifade eden hadis-i şeriflerinden bazıları nakledilebilir, ümmetinin ferdî, ailevî ve içtimâî problemlerinin çözülmesiyle alâkalı bir husus dile getirilebilir, şefâatine nail olmak maksadıyla salât ü selâmlar okunabilir.
Bütün bunların hepsinin aslı dinde vardır. Zaten Cenâb-ı Hakk’ı zikir ve O’na hamd ü senâ, Peygamber Efendimizi yâd etme ve O’na salât ü selam, imanın gereğidir.
Sünnet; “Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) tercih ettiği ve Allah’ın hükümleriyle amel ederek gittiği yoldur”. Sünnet, Allah Resûlü tarafından öğretilmiş ve konulmuş kurallardır. Haddizatında Sünnet-i seniyye, bir yönüyle, farzından âdâbına kadar bütünüyle din demektir.
Sünnetlerden her biri semadan sarkıtılmış merdivenler gibidir. Sünnet, Cennetlere uzanan bir koridordur. Az bir ömürde çok fazla uhrevi hâsılat isteyen, her bir ömür dakikasını bir ömür kadar semereli yapmak isteyen, sünnete ittiba etmeli.
Bir mü’minin hayatı sünnet yörüngeli olmalıdır. Öldürülen her sünnet ölürken yerini bir bid’ata bırakıp gider. Unutulan sünnetlerin sayısı adedince toplum hayatını dikenler sarar. Kısaca, her bid’at bir sünneti yok eder, ihya edilen her sünnet de bir bid’atı ortadan kaldırır.
Allah Resûlü, hayat-ı seniyyelerinde, kendine itaat etmeyi ve sünnetine uymayı dinin bir parçası sayıyor; söylediği her sözün, arkadan gelecek nesillere ulaştırılmasına teşvikte bulunuyordu. Muhataplarının anlayıp ezberlemelerine yardımcı olmak için yerinde, konuştuğu şeyleri birkaç defa tekrar ediyor ve yerinde de mübarek sözlerinin kaydedilmesini tavsiye buyuruyorlardı.
Kur’ân-ı Kerim, pek çok âyetiyle Allah Resulünün (s.a.s.) sünnetine uymayı emrettiği gibi, pek çok Hâdîs-i şerîfte sünnete uymanın önemi ve sünnetin dini hükümlerdeki yeri üzerinde durmaktadır.
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونى يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَحيمٌ
Ey Resûlüm, de ki: “Eğer Allahı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafurdur, Rahimdir.” (Al-i İmran 31)
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Resûl size ne verirse onu alınız, o sizi neden menederse onu terkediniz. Allaha karşı gelmekten sakınınız. Muhakkak ki Allah’ın cezası pek çetindir. (Haşr;7)
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Bir şey emrettiğim de onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın.” [Buhârî, İ’tisâm 2)
Bilin ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın haram kıldıkları da tıpkı Allah’ın haram kıldıkları gibidir” (Ebu Dâvud, Sünne, 6, Tirmizî, İlm 60, İbnu Mace, Mukaddime 2) “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetce asla sapıtmazsınız: Allah’ın Kitab’ı ve Resulünün sünneti.” (Muvatta, Kader 3)
“Kim benden sonra terk edilmiş bir Sünneti yaşatırsa, onunla amel eden insanların sevaplarından hiçbir şey eksiltmeksizin, onların sevaplarından bir mislini alır. Kim de Allah ve Resulünün kabul etmediği, hoşlanmadığı bir bid’at ortaya çıkarırsa, aynı şekilde onunla amel eden insanların günahlarından hiçbir şey eksiltmeden bir mislini yüklenmiş olur.” (İbn Mace Mukaddime: 15)
Hutbemizin başında geçen hadisi şerifte ifade edildiği gibi herkesin sünnetten uzaklaştığı ya da sünnetlerin terk edilmesiyle fesadın ve kötülüğün arttığı bir zamanda, sünnete sarılma ve o çerçevede yaşama insanı hak katında çok değerli ve kıymetli yapar.
“Sünnet-i Seniyenin içinde en mühimmi, İslâmiyet alâmetleri olan ve şeaire de taalluk eden sünnetlerdir. (Lem’alar. 54) Sünnet-i Seniyye’nin ihyası, farzıyla, vacibiyle, sünnetiyle o yolun yeniden işler hâle getirilmesi ve aynı zamanda o geniş caddenin kıyamete kadar teminat altına alınması uğrundaki hizmetler, o kadar mübarek ve o kadar kudsîdir ki, böyle bir hizmete omuz veren zatların şehitlerle atbaşı gittiklerinde şüphe edilmemelidir.
Temelde önemli hizmetlere vesile olmuş şahıs, grup ve müesseselerin “es-Sebebu ke’l-fâil” sebep olan yapan gibidir fehvasınca bu mevzuda aslan payı elde edecekleri de muhakkaktır. Ve bu O’nun rahmetinden her zaman beklenebilir.
Bazılarımızın unuttuğu Kuşluk Namazı, Evvabin Namazı ve Teheccüd Namazı İnsanlığın İftihar Tablosunun bize emanet ettiği sünnetlerdir. Ramazan’ın sonuna doğru yapılan itikâf Efendimiz’in bir sünnetidir.
Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Veda Haccı’nda, “Bu benim için, bu da ümmetimden fakirlerin yerine” diyerek altmış üçünü bizzat, diğerlerini Hazreti Ali’nin eliyle olmak üzere yüz deve kurban etmiştir. Bu itibarla da, muhtaçlara yardım etme, onları bayramda sevindirme niyetiyle on, yirmi, hatta yüz kurban kesen insanlar bir sünneti ihya sevabı alabilirler.
Mümin ve Müslümanlar olarak, insanlığa hizmet etmek vazifemiz olduğu gibi, İnsanlığın İftihar Tablosunun ümmetine emanet ettiği sünnetleri ihya da vazifelerimiz arasındadır.
Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden niyaz ederiz ki, yolunda koşturanların iştiyakını coştursun, onları ve bizleri Efendimiz’in daire-i kudsiyesine hizmet etme imkânı ve şerefiyle şerefyâb kılsın.
Cuma Hutbesi | Peygamber Efendimizin Sünnetini İhya WORD
Cuma Hutbesi | Peygamber Efendimizin Sünnetini İhya PDF