İsviçre’de Verein Verfolgt derneği öncülüğünde biraraya gelen çok sayıda eğitim gönüllüsü, Orhan İnandı’nın Bişkek’te kaçırılmasını protesto etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi önünde, sivillere yönelik silahlı şiddete karşı mücadeleyi simgeleyen kırık sandalye heykelinin bulunduğu meydanda toplanan grup İnandı’ya sahip çıktı.
Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te 31 Mayıs tarihinde kaçırılan Orhan İnandı’nın bulunması için ellerinde “Orhan İnandı’yı hemen bulun”, “İnandı’ya özgürlük”, “Orhan İnandı Bişkek Türk Elçiliğinde Gözaltında” yazılı dövizlerle bir araya gelen kalabalık, yetkililere seslerini duyurmaya çalıştı.
Grup adına basın açıklamasını yapan Ali Mübarek, “Cenevre’de, Avrupalı yetkililere ve İsviçreli yetkililere bu acil konuyu gündemlerine almaları ve Orhan İnandı’nın ailesine sağ salim teslim edilmesi için harekete geçmeleri çağrısında bulunuyoruz.” dedi.
Orhan İnandı’nın Kırgızistan’da yaptığı eğitim çalışmalardan dolayı çok sayıda ödüle layık görüldüğünü, Kırgız halkının sevgisini ve güvenini kazanmış başarılı bir eğitimci olduğunu vurgulayan Mübarek, “Bugün burada eğitimci Orhan İnandı’nın Bişkek’te kaçırılmasına karşı sesimizi yükseltmek üzere bir araya geldik. Yakın zamanda bir saldırıya hedef olabileceği yönünde Kırgız makamları tarafından ikaz edilen İnandı, 31 Mayıs günü ortadan kaybolmuş, muhtemelen aracıyla seyahat ederken kaçırılmıştır. Kaybolmasından bu yana geçen üç hafta içinde kendisinden haber alınamamıştır.” diye konuştu.
“Hadise Cemal Kaşıkçı vakasını hatırlatıyor”
Kırgız yetkililerin İnandı’yı aradığını ve eski öğrencilerinin de protestolar düzenlediğine işaret eden Mübarek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eşi Reyhan İnandı, kocasının Bişkek’teki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğinde yasadışı olarak alıkonulduğunu duyurmuştur. Büyükelçilikte işkenceye maruz kaldığı tahmin edilmektedir. Olay İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda vahşice katledilen Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı vakasını hatırlatmaktadır. Bu sefer farklı olan ise şudur: Bir şeyler yapmak için henüz çok geç değil. Türkiye, Suudi Arabistan ve Belarus gibi otoriter rejimlerce sınırlarının ötesinde yapılan böyle pervasız hukuksuzluklara uluslararası toplum tarafından hoşgörü gösterilmemelidir. Bu pratiğin günümüz dünyasında bir yeri olmamalıdır. Ülkelerinin dışında yaşayan savunmasız muhalifler, otokratların uzun kollarına karşı korunmalıdır. Sadece çok uzaklardaki Kırgızistan’da değil, burada, Avrupa’da da; otokratların uzun kolları insan hakları aktivistlerine, gazetecilere ve bazı siyasetçilere ulaşmaya çalışmıştır. Onlar bizi burada, Avrupa’da da susturmak istiyorlar. Bu suistimale karşı koymada herhangi bir çifte standart olmamalıdır. Avrupa Parlamentosunun son yayınlanan Türkiye raporunda da bu husus dile getirilmiştir. ”
Basın açıklamasının ardından Kırgız Elçiliği posta kutusuna, İnandı’nın bulunmasını talep edilen bir mektup bırakıldı.
