Bir ressam kaç çeşit yüz çizebilir? | Zekeriya Çiçek

Yazar Hizmetten

“Bir zerreyi gerçek anlamda terbiye edebilmek için, bütün yıldızlara sahip olabilmek gerekir. Fezanın derinlilerinin yaratılmasına gücü yetmeyen, insanların simalarında ayırt edici özellikleri yapamaz.

Demek, bütün bir gökyüzündeki yıldızları şekillendirerek terbiye etmeyen, bir tek insanın bile simasındaki ayırt edici özellikleri olan nakışlı sima çizgilerini yapamaz. “(Sözler sh: 682)

Rab ismi, kural koyan ve terbiye eden anlamı taşır. Gerek ruhlarımızın toplandığı “Elest” bezminde kullanılması, gerekse Fatiha sûresinde geçmesi yönüyle çok dikkat çekicidir. Evet, Cenab-ı Hak (cc) Elest bezminde tüm ruhları muhatap olarak onlara sorduğu suali Kur’andan öğreniyoruz. O da şu  “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”

İşte bu suale karşı tüm ruhlar beraberce “Belâ” cevabını vererek onun Rableri olduğunu kabul ettiler. Burada dikkat çekici bir husus da şudur ki; Cenab-ı Hak (cc) neden binbir Esma-i Hüsna içerisinde “Rab” ismini seçmiş olabilir? Hay, Halık ya da Rezzak vs isimler değil de, neden Rab ismi?

Terbiye etme, terbiye edilmeye muhtaç olan içerisinde insanın da bulunduğu eşyanın yaratılış sebebine uygun biçime getirilmesi olarak anlaşılır. Demek ki ruhlar ve cesetler terbiye edilmeliydi.

İnsanın ezeli ve ebedi sanatkârı olan Rabbimiz, Rab ismini onda azami derecede tecelli ettirerek, insanoğluna ayrı bir lütufta bulunmuştur.

Kaba bir demir bile maharetli bir sanatkârın elinde ince nakışlarla terbiye edilir ve manidar bir şekil alır. Bir çiğköfte bile terbiye olmadan kıvama gelmeden yenmez. Nitekim maharetli bir terbiyeci elinde terbiye edilen öğrenciler de terbiyeli birer insan olarak topluma zamanla renklerini verirler.

Bir varlığın yokken var edilmesi ve onun üzerinde Cenab-ı Hakkın (cc) isimlerinin en güzel biçimde tecelli ettirilmesi ne büyük bir ihsandır. Bazı büyük zatlarca Rab ismi, İsm-i Azam olarak kabul edilmiştir. İşte zerreden şemse kadar tüm varlık; canlı olsun cansız olsun, küçük olsun büyük olsun, belli bir terbiye olmayı gerektirir. Yerine göre nano âlemdeki bir zerre de, mikro âlemdeki bir DNA da ve makro âlemdeki gezegenler de kendi konumlarında bir terbiyeye ihtiyaç duyarlar.

Fezanın uçsuz bucaksız derinliklerinde, hayalimizin ulaşamayacağı milyarlarca gök cisminin içerisinde güneş sistemine bağlı olmak zorunda olan minicik bir gezegenin sakini olan minicik insan haddini bilmelidir. Sınırlı bir âlemde sınırsız bir âlem arayan insan, öncelikle Rabbini tanımalı ve O’na itaat edip kulluk potasında erimelidir. Hiçliğini kabullenmeyen bir insan kendi nefsini ilah olarak kabul edecek, neticede hüsrana uğrayacaktır.

Zerreden şemse her şeyin kontrolü ve dizgini elinde olan Allah’a (cc) iman ve itaat çizgisine girdiğinde ise, içindeki karanlıklar nura gark olacaktır. Zira Üstadımızın sırlı ifadesiyle:

“ İman hem nurdur hem kuvvettir, hakiki imanı elde eden adam, bütün bir kâinata meydan okuyabilir.”

İnsanın siması, Hz Âdem’den (as) bu yana farklıdır. Her bir insan simasında küçük de olsa ayırt edici bir fark vardır. Bu sonsuz bir ilim, irade ve güç gerektirir.

Yüzümüzde bulunan göz, kulak, burun ve ağızla beraber onları tamamlayan her bir yardımcı ve ikmal edici organ birbirinin ne aynıdır ve ne de gayrıdır. Sanatkârı sanatın içerisinde olmayan bir varlıkta görülen bu harikuladelik, akıl sahiplerine Vâhid ve Ehad isimlerine sahip bir zatın varlığını gösterir.

Simalarda nakış nakış şekil çizebilecek zatın, mevcut bilgiler ışığında insanda tüm karakterlerin meydana gelmesinde etkili olan kromozomların içerisine sarmalanmış DNA’ların tüm işleyiş mekanizmasının çok iyi bilinmesi gerekir. DNA’ nın genlerinin dizilişini, geni oluşturan nükleotidlerin dizilişlerini, o nükleotidlerin birbirinden farklı bileşenlerinden meydana geldiğinin bilinmesi ve onlara hükmetmesi gerekir.

Demek ki, semavattan zemin yüzüne onun her bir sakinine oradan da, hayat sahibi varlığın her bir zerresine hükmedemeyen birisi, Rab olmayı asla iddia edemez. Eğer iddia edecek olursa, yeryüzünün zerreleri ve fezanın boşluğundaki sayısız gök cisimleri adedince maskara olur.

Ey Rabbimiz sen ne yücesin! Sana ilminin sonsuzluğu adedince hamd ediyoruz.

Hizmetten | Zekeriya Çiçek

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy