“Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olma, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, sınırsız derecede intizamlı şu kâinat memleketini idare eden bir Hâkim bulunmasın.” (Sözler sh: 49)
Verilen misaller çok manidardır. Her bir benzetme akıl ve mantık terazisinde tartılmaya uygun bir ölçeğe sahiptir.
Dünya ve kâinatın bütünündeki nizamı ve iradeyi anlamaya davet edilecek insan olan insana, küçücük bir köyün bile idaresiz karmaşaya sebep olacağı hatırlatılmaktadır. Bu da zaten malumdur.
Umumi bir malikiyetin anlaşılması için, yerde bulduğumuz bir iğnenin bile sahibinin olduğunu, iğnedeki minicik deliğin bir sanatkâr tarafından açıldığı ve ucunun da sivriltildiğini anlamamız gerekiyor.
Kâinatı koca bir kitap, içerisindeki varlığın da onun sayfaları olduğunun anlatılacağı düşünülen insana, küçücük bir kitabın bile kâtipsiz, matbaasız yazılamayacağını anlatmak gerekir.
Şu okuduğumuz metnin hem cümleleri hem kelimelerin seçilmesi ve belli bir sırada dizilmesi gerekiyor. Hatta her bir harf bile bilinçle diziliyor. Yanlış harf yanlış kelimenin yazılmasına, kelimelerin yanlış dizilmeleri de cümlenin bozuk olmasına neden oluyor.
Hâlbuki küçücük köy idaresiyle kâinat, iğnedeki sanat ve malikiyetle kâinattaki sanat ve malikiyet, küçük bir kitap ile kâinat kitabı kıyas edilmeyecek tarzda büyüklüğe sahiptirler.
Hizmetten | Zekeriya Çiçek